Esmâü’n-Nebi

Allah Resulü’nün Çok Boyutlu İklimi: Esmâü’n-Nebi  

Mehmet Nezir GÜL

Esmâ

Canlı cansız her bir nesnenin, varlığın bir ismi vardır. Allâhu Teâlâ, Hz. Âdem’i yarattıktan sonra ona, eşyaların, çevresindeki varlıkların isimlerini ve insana has bir eylem olarak konuşmayı öğretmiştir.[1] O günden itibaren insanlar konuşmuş, eşyaya, insanlara ve hatta hayvanlara bile sayısız isim vermiştir.

Bizler birbirimizi isimlerimizle, bazen de sıfat ve unvanlarımızla çağırırız.

İsimlerimizin olduğu veya anıldığı yerlere kulak kabartırız.

Bir metinde ismimiz varsa daha ilgili oluruz. Dikkatimizi ister istemez oraya yoğunlaştırırız.

Bizimle aynı ismi paylaşan birinin yaptığı güzel bir hareketten kendimize bir pay çıkarırız. Bazen de tersine, bizimle aynı adı taşıyan birinden dolayı, adeta gizli bir utanç ve suçluluk duyarız.

Güzel ve anlamlı bir isme sahip biriyle karşılaşınca, ismi bizde olumlu bir etki bırakır. Anlamı bozuk, yanlış veya anlamsız bir isimle karşılaştığımızda ister istemez bundan olumsuz etkileniriz.

Evet, isimler her halükarda, bir şekilde bizi etkilemektedir.

Kur’an-ı Kerim, en güzel isimlerin Allah’a ait olduğunu[2] belirtmektedir.

Esmaü’l Hüsna; en güzel isimler O’nundur.

Rabbimizi daha iyi ve doğru bir şekilde tanımamızı sağlayan, gerçek tevhid anlayışına sevk eden bu isimlerin yanı sıra Peygamber Efendimiz (sav)’in de çok sayıda ismi vardır.

Esmâü’n-Nebi

Peygamber Efendimiz (sav)’in mübarek isimleri demektir.

Hz.Peygamber’in, Kur’an’da, diğer mukaddes kitaplarda ve hadislerde geçen, ashabın onun için kullandığı, dinî ve edebî eserlerde onu vasfetmek için zikredilmiş, derlenmiş isim ve sıfatlarına verilen bir genel kavramdır.

Allah Resulü (sav)’nün mübarek isimleri genelde övgü anlamı taşımaktadır. Onda var olan, O’nu metheden ve olgunluğunu ifade eden bir takım sıfatlardan oluşmaktadır.

“Klasik Türk Edebiyatı’nda Hz.Peygamber’in dinî kültürümüzde yer alan isimlerinin manzum veya mensur müstakil eserler hâlinde toplanılması bir gelenektir. Esmâü’n-Nebî türünden bu eserlerde; Hz. Muhammed (sav)’in Kuran-ı Kerim’de, hadislerde, diğer semavî kitaplarda anılan isimleri ile dinî kültürde O’na verilen adlar ve künyeleri bir araya getirilir. Bu isimlerde; Hz. Peygamber’in ezelî ve ebedî üstünlükleri, hidayeti, rahmeti, şefaati, Cenab-ı Hakk’ın huzurundaki özel yeri, her yönden seçkinliği, ümmetinin gözündeki değeri ve O’na duyulan sevgi ve hürmet dile getirilir. Hz. Peygamber’in medhine mahsus bir tür olan naatlarda bu isimlere yer verilirken, şairler bu adları şairane benzetmeler veya hüsn-i ta’lillerle ele alırlar ve bazı adlarındaki harflerden yola çıkarak ilginç tespitlerde bulunurlar.”[3]

İbn-ü Kayyım, Hz. Muhammed (sav)’in isimlerini iki bölümde değerlendirir:

Birincisi, sadece O’na has olup başka peygamberlerin kendisine ortak olmadığı, kullanmadığı isimler. Muhammed, Ahmed, Mâhî, Hâşir, Âkib gibi. Bu isimleri Peygamber Efendimiz (as)’den önce hiçbir peygamber kullanmamıştır. Sadece kendine has olan isimlerdir.

İkincisi ise; anlamlarında başka peygamberlerin de ortak olduğu ancak Resûlullah (sav) da kemal olarak bulunan isimler. Ona has olan kısmı aslı değil, kemal derecesidir. Resulullah, Nebiyyullah, Abdullah, Şâhid, Beşir, Nezir, Nebiyyur Rahme, Nebiyyut Tevbe…[4]

İbn-ü Kayyım’ın bu tasnifine iki bölüm daha ilave etmemiz gerekiyor.

1. Asıl itibariyle, Yüce Rabbimize ait sıfatlardan olduğu halde, özellikle Kur’an’da, Peygamber Efendimiz için de kullanılan isimler. Allah’a ait isimlerin Peygamber Efendimiz (as)’e de verilmiş olması, O’nun şân ve şerefinin yüceliğine işaret eder. Buna örnek olarak şu isimleri verebiliriz: Rauf, Rahîm, Hak, Nur… gibi.

2. Bu grup ise, gerek dini ve edebî eserlerde gerekse farklı İslam toplumlarında değişik zamanlarda kullanılan isimlerdir. İmamü’l Müttekîn, Resûlü’s Sakaleyn, Miftâhü’l Cenneh… gibi.

Peygamber Efendimiz (sav)’in Kaç İsmi Vardır?

Allah Resulü (sav)’nün hayatını, şemailini anlatan eserlerde Hz. Peygamber’in isimleriyle ilgili bölümler yer almaktadır. Bu bölümlere baktığımız zaman farklı sayıda isimler görmekteyiz. Bununla ilgili oluşturulan listeler yüzlerce isim/sıfattan oluşmaktadır.

Kimi âlimler Allah’ın Esmâü’l Hüsna’sı adedince ismi olduğunu ifade etmişlerdir.[5]

Ebubekir İbnu’l Arabi, Allah’ın bin ismi, Resulullah’ın da bin ismi olduğunu söyler.[6]

“Allah Resulü (sav)’nün çok isminin olması, onun zatı şerefine delalet eder. Hz. Muhammed’in çokça isminin olması ümmeti için de bir övünç vesilesidir.”[7]

Peygamber Efendimiz (sav)’in mübarek bazı isimlerini zikrettiği hadislerde, Muhammed, Ahmet, Mahi, Haşir, Akip, Melahim, Nebiyyü’t Tevbe, Nebiyyü’r Rahmeh, Seyyidü’ Beni Âdem gibi isimler geçmektedir.

Hadislerde geçen bu isimler, Allah Resulü (sav)’nün sadece kendisine ait olan isimlerdir. Hz. Muhammed’in isimlerin sadece bunlardan oluştuğunu iddia etmek gayet yanlış olur. Bunları Efendimiz’in zikrettiği isimler olarak görmek gerekir.[8]

Allah Resulü (sav)’nün sadece kendisine ait olan isimleri vardır.

Daha önceki peygamberler için de kullanılan ancak Peygamber Efendimiz’de zirvesini gördüğümüz isim/sıfatları vardır.

Âlimlerimizin Kur’an ve sünnette yer alan bilgilerden hareketle, eserlerinde zikrettiği, kaydettiği, belirlediği isimler vardır.

Bu isimler, Tüm Zamanların Efendisi’ni daha iyi anlamamıza ve bilmemize yardımcı olmaktadır.

Edebî Eserlerde Peygamberimizin İsimleri

Sen, Ahmed-ü Mahmud-u Muhammed’sin Efendim
Hak’tan bize Sultan-ı Müeyyedsin Efendim!

Şeyh Gâlip

Edebiyatımızda, pek çok duygu ve düşüncenin, edîbâne yazıldığını ve söylendiğini belirtmemiz fazla bir abartı sayılmaz. İstisnaları olmakla birlikte, İslam inancının şekillendirdiği bir toplum düzeninde yaşayan o insanlar, çağlar boyu tekrar edilen şiirler ve eserler kaleme almışlardır.

Doğrudan anlamasak da bizler bu eserleri büyük bir zevkle okumakta ve anlamaya çalışmaktayız.

Bu çerçevede dikkatimizi çeken husus, Allah Resulü (sav)’nün çok daha edibâne anlatıldığı ve hakkında yazılan şiirin adeta zirveye çıktığıdır. Anlatılan Tüm Zamanların Efendisi olunca kalem, zihin, duygu ve heyecan başkalaşmaktadır.

Bundan daha tabi bir durum da olamaz…

Allah Resulü (sav)’nün isimlerinin geçtiği metinlerde, O’ndan bahseden şiir ve yazılarda bilinen isimlerin dışında da bazı güzel isim ve sıfatlar kullanılmaktadır. Hem Türkçe’nin zenginliğini göstermesi, hem de Peygamber Efendimizi yüceltme, ona değer verme bakımından dikkat çeken bu isimler gerçekten harika ifadelerdir.

Bu harikalığı yansıtan bir başka güzellik ve hassasiyet de şudur: Hem yazılı metinlerde hem de sözlü ifadelerde, sıfat ve isimlerinin başına, saygı, övme ve yüceltme anlamına gelen “Hazret” (Hz.), sonuna ise “Efendimiz” ifadeleri eklenerek gönüllerden saygı ve muhabbet parıltıları yayılmaktadır. Canlar sana kurban olsun efendim…

Bu konuda değişik kaynaklarda tespit edebildiğimiz bazı isim ve sıfatlar şunlardır:

Ahmed-i Muhtâr: Seçilmiş, seçkin olan Ahmed (sav)
Bahr-i Kerem: Cömertlik denizi.
Bâis-i Hilkat-ı Kâinat Hazretleri: Kâinatın yaratılışına vesile, sebep olan Efendimiz.
Bedrü’d- Dücâ: Karanlığı gideren ay.
Cân: Sevimli, yakın dost, çok sevilen, gönül.
Cenâb-ı Peygamber Efendimiz: Şerefli, ulu, yüce Peygamber Efendimiz (as)
Dost: Sevilen, sığınılan kişi.
Dürr-i İstifâ: Seçilmiş inci, seçkinlik incisi.
Dürr-i yektâ: Tek, biricik inci.
Efsah/Efsah’ül- Kelâm Efendimiz: En güzel konuşan, sözleri en açık ve anlaşılır olan Efendimiz.
Fahr-i Âlem: Âlem’in övünç ve iftiharı.
Fahr-i Kâinat: Kâinatın en şereflisi.
Fahr-i Kevneyn: İki cihanın ulusu.
Fahrü’l-Kirâm: Cömertlerin en büyüğü.
Fahr’ü-l Mürselîn: Gönderilenlerin en şereflisi.
Fahrü’l-Verâ: Günah ve şüpheli şeylerden sakınanların övüncü, öncüsü.
Gül: Edebiyatımızda Peygamberimizin sembolü. Kıyası olmayan.
Habîbullâh: Allah’ın sevgilisi Hz. Muhammed (sav)
Habîb-i Kibriyâ: Büyük, yüce ve ulu olan Allah’ın sevgilisi.
Hâce-i Kâinat: Kâinatın bilgini, ulusu, hocası.
Halil-i Rabb’il- Celîl Hazretleri: Yüce Rabbimizin dostu Efendimiz (as).
Hâtemü’l-Vahy: Vahiy mühürü, vahiy gönderilenlerin sonuncusu.
Hayrü’l-Beşer: İnsanlığın en hayırlısı.
Hayrü’l-Beriyye: İnsanların en hayırlısı.
Hayrü’l- Verâ: Maklûkâtın en hayırlısı.
Hazret-i Fahrü’r-Rüsul: Resullerin en övülen, Efendimiz (as).
Hazret-i Şâh-ı Resûl: Resullerin şâhı Efendimiz (as).
Hazret-i Şâhenşeh-i Kevneyn: İki dünyada şâhlar şâhı.
Hazret-i Şâhenşeh-i Zîşân: Şanlı padişah Efendimiz (as).
Hulasâ-i Mevcûdât Efendimiz: Var kılınan tüm mahlûkatın özü.
İki Cihân Serveri: İki dünyanın başı, büyüğü.
İki Cihan Sultanı: İki dünyanın padişahı.
İmâm’ül- Enbiyâ: Nebilerin, peygamberlerin önderi.
Kaabe Kavseyn: Hz. Muhammed’in, göğe yükselmesinden sonra, Allah’a, iki yay boyu yaklaşması.
Kerîm’üş-Şân: Cömertlikle şan-şöhret bulan, bir özelliği de kerim olması.
Mahbûb-i Âlem Efendimiz: Âlemin sevgilisi Efendimiz (as).
Mahbûb-i Hudâ: Allah’ın sevgilisi.
Melce-i Âsi: Günahkarların sığınağı.
Melce-i Fukara ve Şefi’-i Rûz-i Cezâ Efendimiz: Fakirlerin sığınağı ve ceza gününün (ahiret) şefaatçısı.
Muhtâr-ı Hakk: Cenab-ı Hakkın seçkin, seçilmiş kulu.
Mürşid-i A’zam: En büyük kılavuz, yol gösterici.
Nâzenîn-i Hazreti Yezdan: Hazreti Allah’ın bilinen, nârin, nâhif (elçis)i.
Nebiyy-i Efdal-ü Emced: Çok faziletli ve şerefli nebi.
Nûr-u Âlem: Âlemin aydınlığı, âlemi aydınlatan.
Nûri Mübîn: Hz. Muhammed’in nuru, ruhaniyeti.
Peygamber-i Ekber: En büyük peygamber.
Peygamber-i Zîşân Efendimiz: Şanlı peygamberimiz.
Pîş Kadem: Hayır ve güzellikte önde giden.
Ravdâ-ı Cennet Efendimiz: Cennet bahçesi.
Resûl-i Kibriyâ: Yüce ve büyük peygamber.
Resûl-i Müctebâ: Seçilmiş peygamber.
Resûl-i Muhtâr Hazretleri: Seçilmiş peygamber efendimiz hazretleri.
Resûl-i Mutlak: Şeksiz- şüphesiz, kayıtsız-şartsız peygamber.
Resûlü’s-Sekaleyn: İnsanların ve cinlerin peygamberi.
Resûl-i Hâlık-i Yektâ: Allah’ın biricik elçisi.
Risâlet-Meâb: Elçilik eden, sığınılacak makam. Yücelik ifadesidir.
Risâlet-Penâh: Peygamberlerin sığınacağı yer.
Server-i Enâm Efendimiz: Yaratılmışların başı.
Server-i Enbiyâ: Nebilerin başı, efendisi.
Seyyid-i Kâinat: Kâinatın efendisi.
Seyyid-i Nev’i Beşer: İnsanların efendisi.
Seyyidü’l-Ebrâr: Hayır sahiplerinin, dindarların efendisi.
Seyyîd’ül- Kevneyn: İki cihanın efendisi, ulusu.
Seyyid’ül- Mücâhidîn Efendimiz: Cihad edenlerin, mücahidlerin efendisi.
Seyyidü’l-Mühacirîn: Allah yolunda göç edenlerin efendisi.
Seyyid’ül- Mürselîn: İnsanlığa gönderilen peygamberlerin efendisi.
Sıdk-u Safa Ma’deni: Doğruluk, huzur, saflık ve berraklık kaynağı, merkezi.
Sultân’ül- Enbiyâ Efendimiz: Peygamberlerin sultanı.
Sultânü’l-Dervişân: Dervişlerin sultanı.
Şafi’i Yevm-i Arasat: Arasat gününün-meydanının şefaatçisi.
Şahna-i Çehârüm: Dördüncü kanun düzenleyen. (Kendisine kitap verilen dördüncü peygamber.)
Şahna-i Deryâ-yı Işk: Aşk denizinin bekçisi.
Şahna-i Şeb-ü Seher: Gece ve gündüzün bekçisi.
Şahna-i Gavgâ-i Kıyamet: Kıyamet gününün adalet ve emniyetini sağlamakla görevli.
Şerîf-i Müctebâ: Şerefli, seçkin, temiz peygamber.
Zât-ı Pâk-i Mustafâ: Kişiliği tertemiz, pâk olan Mustafa (sav).
Zât-ı Risâlet: Peygamberlik sahibi.
Zübde-i Kâinât: Kainatın özü. [9]

Edebiyatımızda geçen bazı isimleri tespit ederken yararlandığımız temel kaynaklar: Dr. Mustafa Tatçı, Yunus Emre Dîvânı-İnceleme Kültür Bakanlığı Yay. Ank. 1990 c.1 s.119, Prof. Ali Yardım Peygamberimizin Şemaili sh. 434–435, N.Pekolcay-S.Eraydın, İslamî Türk Edebiyatına Giriş s.157–192, M.Orhan Soysal, Eski Türk Edebiyatı Metinleri, MEB Yay. İst. 2002, Emine Yeniterzi, Türk Edebiyatında Na’tlar, TDV Yay. Ank. 1993 Giriş Bölümü

——————————————————————————–

[1] – Bakara 2/31
[2] – A’raf 7/180
[3] – Prof. Dr. Emine Yeniterzi, Edebiyatımızda Hz. Peygamber’in İsimleri ve Harflere Dair
[4] – İbn-i Kayyım, Zadü’l Mead 1/83–84
[5] – İbrahim Canan Kutubi Sitte c.15 s.345
[6] – Sahih-i Müslim A. Davudoğlu Şerhi c.10 s.141
[7] – Sahih-i Buhari, Tecrid-i Sarih c.10 s.41
[8] – Hüseyin Algül, İslam Tarihi c.1 s.129, İ. Canan, Kütüb-i Sitte, c.15 s.345
[9] Bu konuda daha geniş bilgi için şu çalışmamıza bakılabilir: Mehmet Nezir GÜL, Esmaün Nebi, Resulullahın İsimleri, Nesil Yay. 2008 İst.

Paylaşabilirsiniz...