KUL HAKKI VE KAMU MALLARINI KORUMAK

Muhterem Müslümanlar!

Yüce dinimiz İslâm’ın hedefi, insanların huzur ve mutluluğunu sağlamaktır. İnsanlar hür doğarlar ve doğuştan getirdikleri birta­kım haklara sahiptirler. Ancak onların hürri­yetleri başkalarının hürriyetleri ile sınırlıdır. Dolayısıyla herkesin dilediği her şeyi yapması ve bunu bir hak olarak görmesi doğru değildir. Öyle ise her insanın başkalarının hakkını görmesi, bilmesi ve gözetmesi gerekir.

Toplumsal görevlerimizden birisi de, ka­mu mallarını korumak, onları haksız yollarla elde etmemektir. İslâm’da kamu hakları ve ki­şinin topluma karşı vazifelerinin büyük önemi vardır. Bu öneminden dolayı, toplumsal gö­revler, Allah hakkı olarak kabul edilmiş ve bunların ifası ibadet sayılmıştır. Hiç kimsenin bu hakları bağışlama, kaldırma ve değiştirme yetkisi bulunmamaktadır. Toplumda bütün fertlerin, bu hakları koruma, kollama yetki ve sorumluluğu vardır.

Değerli Mü’minler!

Yüce Allah, haksız yere başkasının malını yemeyi, bütün insanlara yasaklamıştır. Kur’an-ı Kerim’de:

“Aranızda, birbirinizin mallarını haksız ye­re yemeyin”(1) buyrulmaktadır. Peygamberi­miz (s.a.s.) ise: “Kişi, haksız olarak aldığı şeyi, geri verinceye kadar sorumludur”(2) buyur­maktadır. Kişinin kendisine emanet edilen malı koruyup, sahibine iade etmesi gerekir. Aksi halde hem dünyada hem de âhirette so­rumlu olur. Kamu malları, belirli kişilere değil bütün topluma aittir. Bu nedenle bunları haksız yere almanın manevi sorumluluğun­dan kurtulmak oldukça zordur.

Nitekim Hz. Peygamber, Hayber savaşın­da elde edilen ve henüz taksim edilmemiş olan kamuya ait ganimetlerden bazı değersiz eşyayı alan, daha sonra da düşman tarafın­dan öldürülen sahabenin, büyük bir günah işlediğini, bu günahtan dolayı şehit olmadığını belirtmiş ve cenaze namazına katılmamış­tır.(3)

Muhterem Müslümanlar!

Kamu mallarını haksız yere almak, devlet mallarını talan etmek, zimmete geçirmek şeklinde olabileceği gibi, hazineye, belediyeye, vakıflara ve çeşitli kamu kuruluşlarına ait menkul ve gayri menkulleri şahsi menfaatler  doğrultusunda kullanmak şeklinde de olabi­lir. Özellikle, kişinin kamuya ait araç ve gereç­leri kullanırken, kendi malıymış gibi ihtimam göstermemesi, akaryakıt ve işgücü israfına sebep olması; görevini zamanında ve olması gereken şekilde yapmaması da kamu malları­na tecavüz sayılır.

Her Müslüman, Allah hakkı olarak da ka­bul edilen kamu mallarını korumalı, haksız yollarla bunları elde etmeye çalışmamalıdır. Bunların yarın kıyamet gününde mutlaka hesabını vermekle karşı karşıya geleceğini bilmeli ve ona göre davranmalıdır.

_____________________________
1-  Bakara, 188.

2-  Ebû Dâvûd, Büyû, 90.

3-  Müslim, İman, 48.

Paylaşabilirsiniz...