Nuri Baş

1930 yılında Konyanın İnlice Köyünde doğdu.1946 yılında ailece Konya’ya hicret etti. 1946 yılında Konya’nın Bulgurcuk Tekkesi Kuran Kursundan Muhterem ve Merhum Hakkı Özçimi Hocaefendi’den hafız olarak mezun oldu. Özel olarak Hacı Veys Zade Mustafa Efendi Hacı İsa Efendi Sıdkı Zade Ali Efendi ve Postalcı Hacı Abdurrahim Efendi gibi üstadlardan dini bilgiler ve kıraat dersleri aldı. Bilhassa Hacı Veys Zade Mustafa Efendi ve Çiğilli Cemil Efendiden Arapça, sarf nahiv, fıkıh,akaid ve siyer gibi dini ilimler tahsil etti. Hariçten İmam Hatip Lisesi imtihanlarına girdi. Konya’nın musiki üstadlarından ve bir müddet de üstad Saadettin Kaynak’tan bazı ilahiler meşk etti. Yine özel olarak merhum avukat Mehmet Emin Bolay’dan Farsça ve Edebiyat dersleri aldı. Hattat Şükrü Efendi ve Hatttat Hüseyin Öksüz Beylerden hat dersleri meşk etti ve icazet aldı. Mevlid-i Şerif ilahi kaside naat münacat marş gibi edebi ve musiki eserlerini çeşitle cami meclis ve mahfillerde icra etti. Şiir ve makaleler yazdı.

Şafak, Yeni Meram,Konya Postası, Yeni İstiklal ve Merhaba Gazetelerinde, Oku,İslam Düşüncesi, Altınoluk,Gözyaşı ve Ribat Dergilerinde şiir ve makaleleri neşredildi.

1992 yılında 50 yılı aşkın bir süre devam ettirdiği ticari hayattan ayrıldı ve Büyük Selçuklu Kültür ve Eğitim Vakfı kurucuları arasında yer aldı.

Yayınlanmış eserleri şunlardır: Kervan (1986), Hadîs-i Şerîflerden Buketler (2002), Nûrlu Ufuklara (2003), Mesnevî’den Parıltılar (2006), Esmâ-i Hüsnâ (2007).

Nuri Baş, öğrencilerine dini konularla birlikte Arapça, Osmanlıca, hafızlık ve hat sanatı ile ilgilide ücretsiz eğitimler veriyordu. Dört çocuk babası Hafız Nuri Baş, Şubat 2009 tarihinde 79 yaşında hayata gözlerini yumdu.

VAKIF İNSAN NURİ ABİ

Recep Öncel
Altınoluk, 2009 – Mart, Sayı: 277, Sayfa: 050

Hafız, hattat, şair, derviş, vakıf insan Nuri Baş abi Allah’ın rahmetine kavuştu.

Nuri abi 1930 yılında Konya’da doğdu. Hakkı Özçimi hocaefendi’de hafız oldu. Hattat Hüseyin Öksüz beyden hat icazeti aldı. Altınoluk Dergisi, Merhaba Gazetesinde şiirler yazdı.

Kervan, Nurlu Ufuklara, Esma-i Hüsna, Mesnevi’den Parıltılar adlı şiir kitapları yayınlandı. Sami Efendi Hazretlerine, o silsiledeki kıymetli insanlara bağlandı.

Büyük Selçuklu Kültür ve Eğitim Vakfı’nın ilk müteşebbisi olup, kuruluşunda ve mütevellisinde görev aldı. Ticaretle meşgul oldu. 15 Şubat 2009’da sabah namazından evvel ebedî aleme göçtü.

Nuri ağabeyi ilk kez bir Cuma günü Konya toptangıdacılar camiinde görmüştüm. Cuma hutbesini okuyordu. Hutbe okuyan kişiye içim ısınmıştı. Beyazlara bürünmüş bir insan, ismine uygun nurlu bir sima, güleryüzlü bir kişilik, ve kibar bir konuşma tarzı beni etkilemişti.

Namazdan sonra yanına gittim, tanıştık. Beni dükkanına davet etti. Dükkanın yazıhanesi bir ticarethaneden çok bir ilim adamının çalışma odasını andırıyordu. Kitaplar, hattatların yazıları her tarafı doldurmuştu. Kibarlığı karşımda bir İstanbul efendisi olduğu intibaını uyandırdı. Aramızda bir muhabbet meydana geldi. Sonra Büyük Selçuklu Vakfı’nın kuruluş çalışmalarını birlikte yaptık.

Büyük Selçuklu Kültür ve Eğitim Vakfı’nın ilk müteşebbisi Nuri Baş ağabeydir. Nuri abi üniversite kampusü karşısında bulunan 28.000. m2 arsasını vakfa bağışlayarak ilk gayrimenkül bağışını da yapmış oldu. Nuri abi bir vakıf insandı. Bu arsa onun için bir maddi kıymet ifade etmiyordu. O ahiret sermayesine bakıyordu.

İlk baştan beri bu arsaya okul yurt cami gibi binalar yapılmasını ve hayır hizmetlerinde kullanılmasını arzu ediyordu. Bunun için çırpındığına çok şahit olduk. Yeşilkaya öğrenci yurdunun ilk temeli atılacağı zaman çok mutlu olmuştu. Bize temelde harcım bulunsun diyerek bir miktar demir ve beton aldı. Temel atma töreninde Kur’an okudu, duasını Osman efendi hocamızla. birlikte yaptılar.

İnşaat bittikten sonra sürekli, öğrencilerle ilgilendi. Öğrencilere Kur’an-ı Kerim Arapça, hat ve musıki dersleri verdi. Mübarek gecelerde ilahiler okunup dualar yapılır ve bundan büyük mutluluk duyardı.

Armağan okulunu kuruluşunda büyük hizmetleri geçti.

Vakıf Nuri abinin sevdasıydı.

Ya ilahi payidar kıl vakfımız son bulmasın,
Sen kerem et nusretinden ta ki mahrum olmasın.

Şeklindeki diye bir şiirini vakfın girişine levhalatıp asmıştık.

Son bir yıldır ısrarla yurt arsamıza bir cami yapılması için uğrasıyordu. Mahmud Kirazoğlu beyle bizi tanıştırdı. Mahmut bey cami için bir proje hazırladı. İnşaallah bir cami yapmayı arzu ediyoruz.

Yaklaşık bir ay önce vakıf mütevellisi ile bir toplantı yapmıştık. Orada talebelere nasıl burs temin edebiliriz diye istişareler yapıldı. Bir kaç gün sonra Nuri abi aradı, ben talebelere burs ayarladım gelin alın, dedi.

Geçen günlerde rahatsızlandı, hastaneye kaldırıldı. Ziyaretine gittiğimiz zaman ilk sorduğu sorunun öğrenciler ve hizmetler olması bizi çok duygulandırmıştı.

İki gün önce rahatsızlandı. Abdullah ağabeylerle birlikte ziyaretine gittik. Doktoru durumunun ciddi olduğunu söyleyince üzülmüştük.
Ve Pazar sabahı namazdan önce vefat haberi geldi. Onu seven bir çok insan dualar hatimler yaptı. Öğrencileri, sevenleri, bürokratlar, siyasîler Konya içinden ve dışından cenaze namazına katıldılar. İstanbul’dan Osman Efendi Hocamız, Medine’den Mahmud bey aradılar, başsağlığı dilediler. Sultanselim camiinde namazı kılındı, Üçler Kabristanına defnedildi. Çok sevdiği Hacıveyiszade hocamızın ve Hz. Mevlana’nın komşusu oldu.

Ailesi babalarını, öğrencileri hocalarını, gönül dostları sevdikleri bir kardeşlerini Büyük Selçulu Vakfı da bize destek olan, kol kanat geren bir vakıf insanı kaybettik.

Sultanü’l-Arifin eş-şeyh Mahmud Sami Ramazanoğlu adlı kitabın 98. sayfasında Nuri abinin şöyle bir şiiri var;

Rahmet et Mevlam ona, Cennette dûr etme bizi,
Gamla doldum, sızlıyor hep, gönlü giryanım benim.
Bir teselli buldu gönlüm, der Habib-i Kibriya
Hep beraberdir sevenler vardır imanım benim.

Nuri abi fani alemden baki aleme göçtü ama ardında eserler bıraktı. Allah makamını cennet etsin. Ruhu için bir fatiha, üç ihlas istirham ediyoruz.

Paylaşabilirsiniz...